Şimdi bir bardak oralet koysam masaya, çocukluğumda hemen geçer oturur karşıma…
çay içemeyecek kadar küçüktür O… gözlerinin içine baksam, başını önüne eğer, bana benzemez utangaçtır O…
ben, şimdi, O’nun büyümüş hali olarak, O’na sorular sorsam, kısık sesli cevaplar verir… bana benzemez küçük harflerle konuşur O…
baksam; sıkıntıdan masanın altında bir ayağı diğerinin üzerine basıyordur belki, bana benzemez sıkılgandır O…
dersler nasıl desem, iyi der sonra ekler hepsi pekiyi… bana benzemez sorsam söyler, sormasam susar O…
Ben, şimdi yeniden O olabilmek için ne kadar çabalarsam çabalayayım, bir daha asla O’nun gibi olamam.
Yolculuğa zirvede başlayıp, yolun sonunu zırvada sona erdirenler etme bizi Ya Rab…
“Tüm renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaz verdiler” diyordu Özdemir Asaf… ben de böyle anladım.