Seksen’inden Sekiz’ine…

80 yaşında bir kadın zor zahmet ilerledi yatağına, örtüyü sıyırdı, yatağa girdi ve gözlerini kapadı…

Birkaç dakika sonra 8 yaşında bir kız çocuğu idi. Kendisine uzaktan bakan babasına özlediğini söylüyordu, babası hiç cevap vermiyordu ve arkasını dönüp gitmeye başladığında, ardından bağırıyor sesini duyuramıyor, koşmak istiyor ama bacaklarını kımıldatamıyordu…

Uykusundan sıçrayarak uyanmayacak kadar yaşlı idi, ancak gözlerini açtı ve uyandı… 80 yaşındaki herkes gibi o da bir vakitler 8 yaşında idi… Annesinin küçük kızı idi saçları taranan, babasının kızı idi mesafeli bir şekilde sevilen…

Uyandığı ilk birkaç dakikada vücudu 80 olsa da rüyasının etkisi ile hisleri hala 8 yaşında idi… Doyasıya kucaklayamadığı / kucaklanamadığı babasını düşündü, içi burkuldu, burnu sızladı, içinden kağıt kesiğinden sızan kan sıcaklığında birşeyler aktı, bunu tam kalbinde hissetti…

80 yaşında bir ihtiyar gibi değil 8 yaşında bir çaresiz bir kız çocuğu gibi ağladı…

Yataktan doğrulamak istedi, sırt ağrıları his dünyasını da 80 yaşına getirdi… Kalksa bomboş evde ne yapacaktı? Kalksa onu bekleyen ne vardı? Hiç!

Anladı ve dedi ki “dünyada hiçbir şey ağır gelmiyor insana hiçlik gibi!”

İç geçirdi, bir ihtiyar gibi…

Donuk bir bakışı vardı tavana, bir ihtiyar gibi…

Ağladı sessizce, bir ihtiyar gibi…

Sıkıca yumdu gözünü, dilinde bir dua; Sekizinde babasında görüp korktuğunu sekseninde kendisine diledi…

İsra Süresi, 23. Ayet: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.”

Gözyaşı ve dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir