.. her şeyin zamanı vardı ve her şeye zaman vardı… ihtiyacının olmadığı “o şey”i edinmek için enerji harcamadığından, sana ihtiyaç duyanlara yardımcı olmak için yeterli enerjin vardı… o zamanlar hayat “şimdikigibihızlıaravermedensüreklidönüpduranvehepkoşuşturmayıgerektiren” bir şey değildi… bir fotoğraf çekip geçmişten bir anı ölümsüzleştirmek çaba gerektiren bir şeydi, şimdi ki gibi yüzlerce resim arasından basılmaya değer tek kare bulunmaması söz konusu değildi… evet her şey daha yavaştı… 15 dakika içinde atılan mesajlar / telefon görüşmeleri ile tüm arkadaşlarını bir buluşmadan haberdar edemezdiniz, bunun için organizasyon ve emek gerekirdi ve siz bu emeği harcadığınızda sözleştiğiniz herkesle buluşurdunuz “duruma göre bakarız, araşırız zaten” diye bir cevap almazdınız…
o zamanlar, “o zamanlar” denilip anılmaya değer zamanlardı… bana öyle geliyor ki bizim daha hızlı’ya, daha fazla’ya, daha iyi’ye, daha rahat’a şartlayarak büyüttüğümüz nesiller tarafından “bu zamanlar” için aynı şeyler söylenmeyecek…