Yunus, dergahtan içeri bir tane eğri odun sokmadı, sordular;
“Yunus, dağda eğri odun yok mudur?” dediler, “dağda eğri odun çoktur” dedi.
“peki ya öyleyse?” dediler, “ben bu dergahın kapısından içeri eğri odun bile sokmam” dedi.
eğrisi de doğrusu da ocakta yanıyordu odunların ama Yunus hep dosdoğru odunlar ile geliyordu dağdan. aşk ile topluyordu odunları. aşk ile…
ister ocağa atılıp kül olacak olsun, ister yıllar boyu sergilenecek olsun, hep doğru odunu getirten Yunus’a, o işi aşk ile yapması idi. aşk ile…
en sevdiğin işi yaparken de aşk ile yap, en basit işi yaparken de aşk ile…
her davranışını öyle tanzim et, aşk ile…
başarının sırrı bundan geçiyor diye değil, hayatın gayesini anlamak buradan geçiyor diye değil, aşk ile yaptıkça mükemmele ulaşacaksın diye değil…
peki ya öyleyse?
aşk ile yap… sadece aşk ile… durduğun yerde yükselerek genişlemek, havsalanı genişletmek, kendin sandığın şeyden öteye geçmek için, aşk ile yap.
aşk ile…