tele takılan heves; uçurtma…

heves_fototakılmış kalmışım hayatın bir yerinde, elektrik tellerine kuyruğundan takılmış 3 renkli uçurtmam gibi…

gri gökyüzünde yalnız ve baş aşağı…
gözümün önünde bu sahne ile oturuyorum elimde kalan ise ancak ipin arta kalan kısmı…  birde uçurtmayla birlikte asılı kalan bir heves, elektrik tellerinde… daha doymamışım uçurtmanın mutluluğuna, heves ettiğim şeyin ancak arta kalanı elimde… oysa ki özenmiştim ben kuyruğunun kağıtlarını renkli kağıtlardan keserken… diğer çocuklar gibi gazete kağıdınından yapmamıştım… tek maksatım havada uçması değildi, ben güzel bir şeyi görmek istiyordum gökyüzünden süzülürken… o yüzden üç renkli idi… mavi, kırmızı ve beyaz… o altıgene en yakışan renkler bunlardı gibi gelmişti bana… kuyruğunu da renkli yapmıştım ve sık aralıklarla değildi kuyruğu… özellikle biraz aralık tutmuştum, çünkü eğer sık aralıklarla yaparsanız istediğiniz kadar uzun olmaz kuyruk. yada uzun olsa da ağır olduğu için uçurtmanız uçmaz.

herşeyine özenmiştim ben onun… nede güzel havalanmıştı ama? mesafeyi uzun bırakmıştım, rüzgarın en güzelini beklemiştim, hiç koşmama gerek kalmamıştı. şaha kalmış bir at gibi, rüzgarın sırtına binmiş ve pır pır sesleriyle zıpkından fırlamış ok gibi çıkmıştı gökyüzüne… asil bir atın baş sallaması gibi hareketlerle ipi salmamı istiyordu. rüzgar dolan göğsüne bağlı olan ipi daha da salmam için beni zorluyordu. hayranlıkla izliyordum onu. ona hükmediyor musum gibi bir his olmadı hiç içimde. ipini tutan ben olsamda sanki istese uçmayı bırakırmış gibi geliyordu. ama ben onu seviyordum, o da bunun farkında idi. yada bunların hiçbiri gerçek değildi. tamamen fizik kanunları işliyordu. ama ben hiçbir kanunun bana emredemeceği bir duyguyu yaşıyordum.

uçan üç renkli uçurtmam mıydı? üç renkli uçurtmamla göğe yükselen ruhum mu?

yüksek gerilim tellerine takıldığında hissetiğim acı, bana uçanın çıta ve kağıttan ibaret bir takım eşyalar değilde, o eşyaya bürünmüş ruhum olduğunu söylüyordu. yoksa hiç o kadar acır mıydı bir çıta, yada bir kağıt parçası?..

not: üç çıtayı çivi ile tutturmuş, çıtanın uçlarında gergince ipi geçirmiş, bu altıgenı kağıt ile kaplamış, kağıtları küçükce kesmis ve kuyruk yapmış, sonra bu uçurtmayı göğe salıp, daha sonra herhangi bir sebeple ondan mahrum kalmış tüm çocukların heveslerine itafen yazılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir